Abstract :Insanoglu varolusundan itibaren ömrünü kendini bilmek dürtüsü içinde, "Ben kimim? sorusuna cevap arayarak geçirir. Bu, sevgiyle beslenen zorlu bir hakikat arayisi olmasi bakimindan mesakkatli ve dinamik bir süreçtir. Bazilarimiz bunu tinsel boyutta tarminle ararken bazilarimiz ise materyalist yollardan yürümeyi seçer. Nasil ki Teiresias, görmeyen gözleri ile her seyi görüyorsa, Oidipus da gören gozlerinden kurtularak bu gormeyi gerçeklestirmeye yönelmistir. Iste bu taslarla bezeli soguk ve firtinali yollarda ilerlerken "gerçekligi gösterecek sey "Gerçeklerin tümünü anlamaya muktedir miyim?" sorusudur. Bir bakima bu soru için o yola günes gibi dogan Baudrillard, simülasyon teorisi ile çagimizda yasam pratiginin hizla dönüstügü post-modern "Bati dünyasina dair elestirel bir analiz ortaya koyar. Baudrillard bu analizinde gerçekligin yok olusunun sinyallerini verir ancak bu yok olustan kasti ontolojik bir boyuttan ziyade bir gerçeklik olarak algilanmak istenen görünümün sahteligidir. Aslinda bu epistemenin içerisinde gözümüzü örten perde, neyi bilebiliriz"in cevabim vermekle aralanabilir. "Ben kimim?", "Neredeyim?" ve "Ne için varim?" sorularina verilen her cevap aslinda bir simülakrdan ibarettir.